Kornea Nakli Süreci ve Önemi
Hayat boyunca karşılaşılan çeşitli sağlık sorunları, vücudumuzdaki doku veya organlarda farklı düzeylerde hasarlara yol açabilir. Özellikle organ yetmezliklerinin tedavisinde çeşitli yöntemler mevcut olsa da, son dönem doku ve organ yetmezliklerinde en etkili çözüm, doku veya organın donörden (verici) alıcıya nakledilmesidir. Bu bağlamda, kornea nakli, gözün kritik bir parçası olan kornea dokusunun yenilenmesi için uygulanan önemli bir tedavi yöntemidir.
Kornea Nedir?
Kornea, göz küresinin ön kısmında bulunan, şeffaf ve kubbe şeklinde bir dokudur. Dış dünya ile göz arasındaki bağlantıyı sağlayarak, görüntünün algılanması için gerekli ışığın göze ilk iletildiği ve ışığın kırıldığı bölgedir. Kornea, kırılan ışığı göz bebeği aracılığıyla gözün iç kısmına yönlendirir. Burada, göz merceği ışığı ikinci kez kırarak, retinada net bir görüntü oluşturan sarı noktaya odaklar. Sarı noktada oluşan görüntü, reseptör hücreleri tarafından sinir hücrelerine aktarılır ve beynin görme merkezine iletilir. Net bir görüntü elde edebilmek için sağlıklı bir korneaya ihtiyaç vardır. Kornea, doğrudan kan damarlarıyla beslenmez; bunun yerine, iris ile kornea arasında bulunan boşluktaki vücut sıvısından difüzyon yoluyla besin ve oksijen alır.
Kornea Nakli Nedir?
Kornea nakli, çeşitli sağlık sorunları nedeniyle yapısı bozulan hasarlı korneanın, verici (donör) vücuttan alınan sağlıklı kornea dokusuyla değiştirilmesi işlemini ifade eder. Bu süreçte, kornea dokusunun tamamı veya yalnızca üst katmanı nakledilebilir. Seçilmiş bazı vakalarda, yapay kornea dokuları da kullanılabilir.
Kornea nakli için donörler, genellikle hayatını kaybeden kişiler arasından seçilir. Ancak hastalık öyküsü veya sağlık durumu belirsiz olan ya da bilinmeyen nedenlerle hayatını kaybeden kişiler donör olarak kabul edilmez. Bu durumlar, korneanın enfeksiyon riskini artırabileceği gibi donörün var olan kronik hastalıklarından da etkilenebilir. Kornea, böbrek veya karaciğer gibi doku uyumu gerektirmediğinden, nakli diğer organlara göre daha kolaydır.
Kornea Naklinin Uygulanabilirliği
Kornea dokusunun bir kısmının veya tamamının nakledilmesi, genellikle geri dönüşümsüz hasar görmüş kornea durumlarında gereklidir. Aşağıdaki sağlık sorunlarına sahip bireylerde kornea nakli yapılması düşünülebilir:
Keratokonus: Korneanın doğuştan veya sonradan dışa doğru kıvrılmasıyla oluşan şekil bozukluğu.
Fuchs Distrofisi: Doğuştan gelen kornea yapısındaki bozukluklar.
Kornea İnceltmesi veya Yırtılması: Kornea dokusunun incelmesi veya zedelenmesi.
Enfeksiyon veya Travma: Fiziksel etkenlerle meydana gelen kornea hasarları.
Kornea Ödemi: Oksijen desteğinin kesilmesine bağlı olarak korneada doku veya fonksiyon kaybı.
Tıbbi Tedaviye Yanıt Vermeyen Kornea Ülserleri: İlerlemiş kornea ülserleri.
Önceki Cerrahi İşlemler: Göze uygulanan cerrahi müdahaleler sonucunda meydana gelen geri dönüşümsüz hasarlar.
Kornea nakli, genel olarak başarılı bir cerrahi prosedürdür; ancak bazı riskler ve komplikasyonlar içerebilir. Bu nedenle, işlemin alanında uzman merkezlerde, deneyimli sağlık personeli tarafından yapılması son derece önemlidir. Kornea nakli, göz hastalıkları (oftalmoloji) alanında uzman cerrahlar tarafından gerçekleştirilir.
Kornea Nakli Süreci Nasıldır?
Kornea nakli, hastanın özel durumuna ve altında yatan sağlık sorunlarına bağlı olarak, uzman doktorun değerlendirmesiyle planlanır. Bu işlem çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilir:
1. Tam Kat Kornea Nakli (Penetran Keratoplasti)
Bu yöntem, korneanın tüm katmanlarının alınıp, uygun bir donör korneanın tüm katmanlarıyla değiştirilmesini içerir. Nakledilen doku, küçük dikişlerle yerleştirilir ve ameliyat sonrası süreçte cerrah tarafından izlenir.
2. Endotelyal Keratoplasti
Bu yöntemde, hastalıklı alt tabakalar çıkarılırken sağlıklı üst tabakalar korunur. Kornea altında bulunan ve iyileşme sürecinde önemli rol oynayan Descemet zarının hasarlı kısımları, donörden alınan doku ile değiştirilir. İşlem, korneanın üçte birini kapsıyorsa “Descemet Stripping Endotelyal Keratoplasti” (DSEK), daha ince bir katmanın çıkarılması durumunda ise “Descemet Membran Endotelyal Keratoplasti” (DMEK) olarak adlandırılır.
3. Anterior Lamellar Keratoplasti (ALK)
Bu yöntem, hastalıklı üst tabakaların çıkarılıp alt tabakaların korunduğu bir cerrahi işlemdir. Derin katmanların çıkarılması durumunda “Derin Anterior Lamellar Keratoplasti” (DALK), daha yüzeysel yapılan işlemlerde ise “Yüzeysel Anterior Lamellar Keratoplasti” (SALK) terimleri kullanılır. Donörden alınan doku, çıkarılan kısmın yerine nakledilir.
4. Yapay Kornea Nakli (Keratoprotez)
Belirli durumlarda, donörden alınan korneanın kullanılamaması halinde laboratuvar ortamında üretilmiş yapay bir kornea nakledilebilir.
Kornea nakli işlemi, genel veya lokal anestezi altında yapılabilir ve genellikle her seferinde tek bir göz için uygulanır. Ameliyat sonrası dönemde, ağrı kontrolü ve enfeksiyon riskini önlemek için ilaç tedavileri uygulanır. İyileşme sürecinde, gözde ağrı, kızarıklık, ışığa hassasiyet ve sulanma gibi yan etkiler görülebilir. Koruyucu ekipmanlar kullanılarak, nakil yapılan gözün dış etkenlerden korunması sağlanır.
İşlem sonrasında, hastaların görme yeteneği önemli ölçüde düzeltilir ve görme kaybı önlenir. Ancak, yeni korneanın vücutta alışma sürecinde zamanla görme yeteneği bozulabilir; bu durumda ek tedavi veya cerrahi müdahale gerekebilir.
Kornea Naklinin Riskleri
Kornea nakli, çeşitli komplikasyonlar riski taşır. Ancak, dünya genelinde başarıyla uygulanan bu prosedür, genellikle nadir komplikasyonlarla ilişkilidir. Nakledilen kornea dokusu, yaklaşık 10 yıl boyunca sağlıklı bir şekilde işlev görebilir.
Bu bağlamda, cerrahi işlem sırasında veya sonrasında aşağıdaki sağlık sorunları ortaya çıkabilir:
Göz enfeksiyonları
Göz içi basıncının artması (glokom)
Cerrahi bölgenin iyileşmemesi veya sorunlu iyileşmesi
Nakledilen korneanın reddedilmesi veya beslenememesi
Kanama
Göz dokularında hasar, retina problemleri veya retina ayrılması
Ameliyat sonrası gözde astigmatizm, uzak veya yakın görme bozuklukları gibi kırma kusurlarının gelişimi
Nakil sonrası kornea dokusu, vücut tarafından yabancı bir doku olarak algılanabilir veya beslenme ve oksijen desteğindeki yetersizlik nedeniyle zarar görebilir. Bu durum, görme kaybı, gözde ağrı, kızarıklık ve ışığa hassasiyet gibi semptomlarla kendini gösterebilir.